http://www.ttkd.org.tr/Renault_tuketici_sikayeti.html
7 Ağustos 2008 Perşembe
aynı dret bende var scenic
Ayıplı olduğu iddia edilen bir Renault Scenic
hikayesini okuyun lütfen
Ö. H. O.
TARİH : 26.05.2008
SAYI : 128
KONU : Ayıplı araba değişim talebim ve Renault Mais Türkiye hakkında…
Sayın; ……
34 YM 283 plakalı VF1JM0J0A36628281 şasi no.luScenic II arabanın sahibiyim.
Ben ve eşim (İsmi TTKD'de saklı) kişisel olarak Renault’un SCENIC modeline duymuş olduğumuz sempati ve güveni maalesef yitirmiş durumdayız. Buna ilişkin yaşadığımız olayları size özetlemeye çalışacağım.
Bir önceki arabamız da yine Renault’un SCENIC modeliydi. Rahatlığının ve güveninin vermiş olduğu huzur içinde 2000 yılının son ayında almış olduğumuz 2001 model “0” km SCENIC ile güzel günler geçirdik. Arabamızı değiştirmeye karar verdiğimizde ise yaşadığımız bu duygu ve deneyim ile yine SCENİC seçmekte bir sakınca görmedik. 2007 yılının Temmuz ayının başında Türkiye’de bir Renault bayisi olan “Günerler Otomotivden” SCENIC II EXPRESSION 1.6 16V BVA 2007 model arabamızı aldık. Bu sayede yeni bir arabanın konforuyla buluşup çocuğumuz ile birlikte güzel bir tatile de çıkmış olacaktık.
Ancak; durum hiç de iç açıcı değildi.
1) Tatile çıkmadan birkaç gün İstanbul’da kullandığımız süre içinde zaman zaman karşılaştığımız problemin geçici bir problem olduğunu düşündük. Daha sonra tüm aile tatil için yola çıktığımızda ise arabanın çok zorlanarak hızlandığını yokuşlarda ise hiç hızlanamadığını daha çok hisseder olduk. Öyle ki bu durum kaza yapmamıza bile neden oluyordu. Gaz pedalına sonuna kadar basmanıza, köklememize rağmen araba zaman zaman 60-70 km’den yukarı çıkmıyor, yokuş yukarı ise 40-50 km’lerde seyrediyordu. Yolun boş ve güvenli olduğu noktalarda hızlanma sınırımızı görmek için testler yaptığımız da yokuş aşağı testlerde en fazla 130 km’yi gaza sonuna kadar bastığımızda gördük. Daha fazla da hızlanmıyordu. Dolayısıyla hiç sollamadan ağır ağır Türkiye’nin bir ilçesi olan Ayvalık’a vardık. Oldukça tedirgin olmuştuk. Bu tedirginlik maalesef bizim tatil programımızı alt üst etmişti. Gitmek istediğimiz yerlere gitmekten vazgeçtik. Yeni bir arabada böyle bir olayın nasıl gerçekleştiğini çözemiyor, sürekli bir huzursuzluk yaşıyorduk. Sonuç olarak tatilde pek tatili yaşayamadan İstanbul’a döndük.
20 Ağustos 2007 tarihinde hemen aldığımız yere götürüp gösterdiğimizde test sürüşünden sonra arabanın “Gaz Pedalı”nın değişmesine karar verildi. Arabayı bu hali ile bize veremeyeceklerini belirterek tamir süresince serviste kalması gerektiğini belirttiler. “Çünkü bu şekilde kaza yapabileceğimizi” söylediler. Biz de o zaman işin vahametini anlamış olduk. Kişisel olarak bir tabutta yolculuk yaptığımızı fark etmiştik. Büyük kazalara neden olabilecek belki de hayatımıza veya başka hayatlara mal olabilecek çok ciddi bir üretim hatası ile karşı karşıyaydık. Servisin gösterdiği ilgi, destek ve sıcak yaklaşım sonucunda bir iki gün içinde test sürüşünün ardından arabamızı teslim aldık. Ancak çok canımız sıkılmıştı. Ya bu gaz pedalı biz onca yolu kat ederken sabit bir hıza takılıp kalsaydı. Veya başka bir durumda biz bir kazaya sebebiyet verseydik, bunların cevaplarını merak ediyorduk.
2) Bu sarsıntıyı atlatmıştık ki bu sefer bir sabah arabamıza binmeye giderken arabanın ön cam lastiğinin şoförün bulunduğu üst köşeden yuvasından ayrılarak açıldığını havaya kalktığını fark ettik.
27 Ağustos 2007 tarihinde yine yeni arabamızı servise götürdük. Bu arada da gaz pedalındaki problemden dolayı aklımızdan çıkan ancak giderek şiddetini arttıran kapılardan gelen çıtırtılar bizi artık oldukça rahatsız etmeye başlamıştı. Neredeyse camları açmaktan korkar hale gelmiştik. Her iki durumun çözümü için servis gereken ihtimamı göstererek yağlama ve yapıştırma işlemlerini gerçekleştirerek arazları gidermeye çalıştı. Bu arazlar da üretim hatasının sonucuydu.
3)03 Eylül 2007 tarihinde yine servisin yolunu tutmak zorunda kaldık: Çünkü bu sefer de “Bagaj Kapak Bandı- Koruma Çıtası” yerinden çıkmıştı. Araba dökülüyordu ve sanki büyük plastik bir oyuncaktı. Servis ile randevulaştık.
Ancak tam bu olayı çözmek için servise gidecektik ki yine ön cam lastiğinin aralandığını ve yapıştırılan yerlerden ayrılmaya başladığını fark ettik. Dolayısıyla bu iki durumun çözümü için soluğu serviste aldık. Artık sıkılmış ve yeni arabanın maalesef eskisinden çok daha fazla bizi servise getirmek zorunda bırakmasını anlayamaz olmuş, sinirlenmeye başlamıştık.
Bu sefer yapılan ise, camın, tamamen sökülüp yeniden yerine monte edilmesiydi. Çünkü cam arabanın üretimi sırasında yapışma veya kuruma aşamasında sol aşağı istikamete doğru düşük montaj yapılmış veya bir şekilde aşağıya doğru kaymıştı. Böyle olunca da lastik kendi kalınlığından daha geniş derz aralığını dolduramayıp yapışkanlarından kurtuluyordu. Bu nedenle cam sökülüp yerine tekrar monte edildi. Tahmini açıklama bu şekilde yapılmıştı. Kısacası üretim hatası…
“Bagaj Kapak Bandı- Koruma Çıtası” değiştirildi. Üretim hatası…
4) Ekim ayı içerisindeydi. Saatte 50 km civarında bir hızla yolda gidiyordum. Trafik vardı ve zaman zaman yolda beklemeler oluyor, trafik yavaşlıyor, zaman zamanda akıyordu. Birden bire ne olduğunu anlayamadığım bir şekilde direksiyonu sabit tutmama rağmen arabanın kendiliğinden ortadaki bariyerlere doğru yöneldiğini fark ettim. Toparlamaya çalıştım ama direksiyon hâkimiyetimi kaybetmiştim. Yalpalamaya başladım. O anda bir sağa bir sola doğru gidiyordum ve direksiyon adeta bana yanıt vermiyordu. Büyük bir şans eseri olsa gerek o an nasıl olduysa, önümde ve yanımda hiçbir araba yoktu. Sonra arabayı toparlamayı başardım. İlk aklıma gelen şey yerde kaygan bir maddenin yola dökülmüş olabileceğiydi. Hemen dikiz aynasından arkama baktığımda ise belli bir mesafeden beni takip eden arabaları gördüm. Ancak arkamdan gelen arabaların böyle bir olay ile karşılaşmadıklarını görünce benim yaşadığım durumun neden kaynaklandığını düşünmeye başladım.
Bir taraftan da içimde bir kuşku belirmişti ama önemsemek istemiyordum. Bu olayın etkisi ve sebebinin muğlaklığı beni rahatsız ediyordu. “Acaba teknik bir hata olabilir mi?” diye de içimden geçirmedim değil. Şüphelerime cevap bulamayınca bu durumdan eşime bahsettim ve ona arabayı “Dikkatli kullan!” dedim.
5) Bu arada “Sinyal Kolu” takılmaya veya zaman zaman çalışmamaya başlamıştı. Örneğin; sola sinyal veriyordunuz, hemen atıyordu. Bu durumda kolu sürekli elinizle tutarak sinyal vermek zorunda kalıyordunuz. İşlerimizin yoğunluğundan dolayı bunu yaptırmak için zaman kolluyorduk.
6) Yine bu arada eşim, anlayamadığı bir yerden içeri şoför mahalline su girdiğinden bahsetmişti. Ben de buna karşılık “cam aralık kalmış olabilir” demiştim. Ama o; “hayır; camların hepsi kapalı” demişti. Ancak daha sonra ben, yağmurlu bir günde park halinde, şoför mahallinde otururken direksiyonun üzerine yayarak elimde tuttuğum ve okuduğum kataloga büyükçe bir su damlasının düşmesiyle irkildim ve eşime hak vermek durumunda kaldım. Tepeyi, yanları her yeri araştırdım. Nereden geldiğini anlayamadım.
Tam biz bu arazları yaşarken Kasım ayının 5 ile 9’u arasında bir tarihte servisten beni arayarak müsait olduğumuz bir gün servise gelmemiz gerektiği ve OTS programının yükleneceği söylendi. Önemli bir şey olmadığı ve 1 saatlik bir işlem olduğu belirtildi. Ben de hafta sonu getirebileceğimi hafta içi müsait olmadığımızı söyledim. Ayrıca onlara sinyal kolundaki problemden de bahsettim ve parça tedarikini önceden halletmelerini rica ettim. Onlar da tamam dediler. 17 Kasım 2007 için randevulaştık.
17 Kasım 2007 günü sabah Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçmek üzere Boğaziçi köprüsüne girdik. Hem sabahtan kızımızı doktor muayenesine götürecek daha sonra da arabayı servise götürüp kısa sürecek olan OTS işlemini yaptıracaktık. Arabayı eşim kullanıyordu ve “Boğaziçi” köprü trafiğinde ilerliyorduk ki benim başıma gelen durumun aynısı bu sefer eşim direksiyondayken yaşadık.
Birden bire araba sağa sola kaymaya başladı. Bir anda kendimizi deniz istikametinde ki köprü bariyerlerine sağa doğru giderken bulduk. Ben;“ne oluyor?” demeye kalmadan araba bu sefer birden sola ve tekrar sağa hareket etti. Sonun da eşimin durumu toparlaması ile şeridi ortalayabildik. Tüm bu anlattıklarım sanki birkaç saniye içinde olup bitmişti. Eşim şaşkındı. “Nasıl olduğunu anlayamadım, direksiyonu elimde tutuyordum ve direksiyon hiçbir müdahalemi kabul etmiyordu adeta. Tamamen boşalmıştı” dedi. Yine arkamıza baktım asfaltta kaymaya neden olabilecek herhangi bir sıvı yoktu ve arkamızdaki arabalar normal seyrediyorlardı. Evet! Şaşkındık. Her ikimiz de durumu anlayamamıştık. Ölümle yüz yüze gelmiştik. 1 saniye farkla Boğaz köprüsünün bariyerlerine vurup belki de uçabilirdik. Kendimizi toparlamaya çalıştık. Kızımız da arabadaydı ve bizim yaşadıklarımıza maalesef o da tanık olmuştu. Önce kızımızı doktora götürmek zorundaydık. Götürdük. Sonrasında ise zaten söylediğim gibi OTS ile ilgili servisle randevumuz vardı ve hemen servise doğru yola çıktık. Ben kızımı ve eşimi sıkılmasınlar diye bir alışveriş merkezine bıraktıktan sonra arabayı servise götürdüm. 1- 1,5 saat sonra onları oradan alacaktım. Çünkü OTS bir saat sürecekti. Saat 13.40 sularında servisteydim. OTS işlemi için geldiğimi ve ayrıca yaşadıklarımı (yaşadıklarımızı) aktardım. Hemen incelenmesini ve durumun bana aktarılmasını istedim. İnceleme için arabamızı teknik bölüme aldılar. Bir süre sonra gelen yanıt beni bir kez daha şaşırtacak nitelikteydi. Çünkü OTS ile kastedilen, ne tesadüf ki (düşündürücüdür) “Direksiyon Ara Mili”nin değişimiymiş. İşte o an benim için artık yeter deme noktasıydı. Çünkü eşimin ve çocuğum hayatı bir mile bağlıydı öyle mi? Önce gaz pedalı şimdi bu. Böyle bir şeyi sanırım hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir.
Kısacası yine çok ciddi bir üretim hatası ile karşı karşıyaydık.
Benden arabayı bırakmamı istediler. Ama ben, bu durumu bugün halletmelerini rica ettim. Onlar da bu ricamı kabul edip 3 saat kadar beklersem bunu yapabileceklerini söylediler.
7) Bu arada üzerime damlayan su araştırıldı. Su boşaltma kanallarındaki birikmenin sebep olabileceği söylendi. Artık bunun geçerliliğini zaman gösterecek sanırım. Ancak eğer böyle bir nedenden dolayı su içeri akıyorsa kanalların su boşaltma ve birikimi önleyecek şekilde çok daha iyi dizayn edilmesi gerekmez miydi? SCENİC’in bundan sonraki modellerinde bu noktanın iyileştirilme yönünde dikkate alınması gerekecektir.
8)
Ayrıca serviste direksiyon ara milinin değiştirilmesini beklerken problemli olan “sinyal kolu”nun da değişmesi gerektiği haberini de aldım. Acil bir sollama anında sinyal verdim diye düşünerek şerit değiştirmeye kalktığınız da karşılaşabileceğiniz sonuç hiç de iç açıcı olmayacaktır. Dolayısıyla bu da ciddi bir üretim hatası.
Arabayı satın aldığımızdan bu ana kadar anlaşılan o ki; sanırım RENAULT firması, arabalarının tüm parçalarını bize sattıktan sonra biz kullanırken değiştirmeye karar vermişti. Ama bundan bizim haberimiz yoktu maalesef… Ya şimdi sıra frene veya vites kutusuna geldiyse…
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım bu arızalar 3-4 senelik bir arabada değil, henüz 4,5 aydır kullanmakta olduğumuz bir araçta meydana gelen arazlardı. Ve bu arazlardan hiçbiri kullanım sonucu oluşabilecek arızalar değildir. Tüm yaşadıklarımıza üretim aşamasındaki hatalar neden olmuş ve bu arızalar tamamıyla garanti kapsamında iyileştirilmiştir. Özellikle takdir edersiniz ki bazı hatalar hayati önem taşımakta ve telafisi olmayan sonuçlar doğurabilecek düzeydedir. (Gaz pedalı, direksiyon ara mili, sinyal kolu)…
Tüm bu sürecin ardından ben de, ayıplı arabanın değiştirmesi yönündeki talebimi 26.11.2007 tarihli dilekçem ile Renault Mais’e bildirdim. Ardından, 03.12.2007 tarihli, Hüseyin YUSUFOĞLU, Erdal ÖZDEDE imzalı bir mektup ile Renault Mais bu isteğimi karşılayamayacağını belirti.
Bu mektubu aldıktan sonraki zaman zarfında artık arabayı neredeyse en kısa mesafeler için kullanmaya başlamıştık. Uzun mesafelerde ise çok mecbur kalmadıkça kullanmamayı yeğliyorduk.
Ancak, beni üzen bu süreç daha sonra yine devam etti.
9) 17.03.2008 tarihinde adıma gönderilen bir mektup ile yine OTS için beni bir kez daha servise çağırdılar. Arabamı iyileştirme çabaları sürüyordu. J
10) Bu arada yine sinyal kolu tutukluk yapmaya başlamıştı. Ve bu tutukluk artık trafikte dikkatimi dağıtır bir boyuta ulaşınca da servise durumu bildirmiştim.
Dolayısıyla hem OTS işlemi hem de 17.11.2007 tarihinde de aynı arıza ile değiştirilen sinyal kolunu değiştirmek üzere 25.03.2008 günü için servisten randevu aldım. OTS işlemi yapıldı ve Sinyal Kolu değiştirildi.
Şimdi kısaca yaşadıklarımı hatırlayalım:
- Gaz pedalının köklenmesine rağmen arabanın hızlanmaması: Gaz Pedalı değişti…
- Camlardan ses ve gıcırtıların gelmesi: Yağlandı
- Ön cam lastiğinin açılarak dışarı sarkması: Yapıştırıldı.
- Ön cam lastiğinin tekrar açılması
- Ön cam lastiğinin açılmasını gidermek için camın yerinden sökülüp tekrar takılması
- Bagaj kapak bandı- koruma çıtasının yerinden ayrılması: Bagaj kapak bandı- koruma çıtası değiştirildi.
- Sinyal kolunun tutukluk yaparak işlevini yerine getirmemesi: Sinyal kolu değiştirildi.
- Yolda direksiyonun kullanırken 2 (iki) kez hâkimiyetin yitirilmesi: Direksiyon ara mili değiştirildi.
- Bilinmeyen bir yerden iç kabine- şoför mahalline su sızması: Tahliyeler temizlendi.
- Sinyal kolu tekrar tutukluk yaptı: Sinyal kolu değiştirildi.
Tüm bunlara ek olarak da iki kez OTS işlemi için servise çağırıldım.
Bunun üzerine ben yine araba değişimi isteğimi belirttiğim bir dilekçe yazdım. 27.03.2008 tarihinde bu 2. dilekçemi Renault Mais’ten Hüseyin YUSUFOĞLU’na gönderdim.
Ancak uzun bir süre cevap gelmedi. Bunun üzerine Günerler Otomotiv müşteri hizmetlerini arayıp durumu sordum. Onlar Renault Mais ile görüşmüşler. Renaul Mais; sözel olarak “garanti süresini 1 (bir) yıl daha” uzatalım diye bir teklif sunmuş. Ben de bunu yazılı olarak bildirmelerini istedim. Ancak Renault Mais böyle bir yazıyı veremeyeceklerini zaten bir cevap yazısı yazdıklarını belirtmiş. Ben ise bu gönderilen yazının 1. dilekçeme ilişkin olduğunu, daha sonraki sürece ve arızaya yönelik olarak talepte bulunduğum 2. dilekçeme bir cevap vermediklerini bu açıdan hala bir cevap beklediğimi tekrar belirttim ve ayrıca da bana önerdikleri “artı bir yıllık garanti süresini uzatma” tekliflerini de yazılı olarak bildirmelerini istedim. Ancak Renault Mais, böyle bir yazı veremeyeceğini ama eğer kabul edersem bu garanti süresi ile ilgili uzatmamın gerçekleşebilmesi için ise “Günerler Otomobil”e gitmemin ve işlemleri yaptırmamın yeterli olacağını belirtmişler. Ben bu konuşmaları “Günerler Otomobil Müşteri Hizmetleri”nden öğrendim.
Bu durum şu açıdan önemli olsa gerek: Renault Mais beni arama zahmetinde bulunmamıştır. Tüm bu bilgilere ben çaba harcayarak ulaştım. Soru şudur:
- Eğer ben “Günerler Otomotiv”i aramasaydım bu teklifi öğrenebilecek miydim?
- Bana Renault Mais, neden yazılı bir cevap verme zahmetinde bulunmuyor?
- Bunu başaramıyorlarsa veya istemiyorsa nezaketen neden aramıyorlar?
- Renault Mais’in, müşterilerinin 1. dilekçesine cevap verdikten sonra diğer dilekçelerine cevap vermeme gibi geleneksel bir tavrı mı vardır?
- Veya bu umursamazlık ileride oluşabilecek hukuksal bir sürecin izlerinin engellemek için midir?
Bilemiyorum ve hala aydınlanmış değilim!
Ben bunun üzerine tekrar 28.04.2008 tarihinde 3. bir dilekçe yazdım ve bu dilekçemi hem elektronik posta hem de kargo ile gönderdim. Ancak yine bir cevap verme zahmetinde bulunmadılar. Sanırım yukarıdaki soru işaretlerini bir kez daha sıralamama gerek yok.
Bu noktada son çare olarak, Renault Mais en üst düzeydeki iki kişiye, İbrahim AYBAR ve Merih TÜZÜN’e 16.05.2008 tarihinde bir dilekçe yazarak elektronik posta ile attım. Dilekçeyi attığım gün Merih TÜZÜN beni hemen cep telefonumdan arayarak görüştü.
Bu hız beni şaşırtmıştı. Açıkçası hiçbir umudum yoktu. Çünkü bir müşterinin bir problemi çözebilmesi için en üst düzeydeki kişilere mi ulaşması gerekiyordu?
Merih TÜZÜN aradığında kendisine; “Arabamın uzun zamandır devam eden problemleri olduğunu bunun değiştirilmesi yönündeki isteğimi ve maalesef müşteri hizmetlerinin göndermiş olduğum son (2) iki dilekçeme kayıtsız kaldığını müşteri hizmetlerinin, müşteri memnuniyeti konusundaki yetersizliğinden” bahsettim. Merih TÜZÜN; “Bu konuyu, bugün mailiniz ile öğrendim. Bu konu ile ilgileneceğim. Ancak önümüzdeki hafta bir toplantı için İbrahim AYBAR ile birlikte Fransa’ya gitmek zorundayım. Eğer müsaade ederseniz bir sonraki hafta başı bu konu hakkında sizinle görüşelim” diyerek benden zaman istedi.
Ben de bekleyeceğimi söyledim. Ancak Merih TÜZÜN’ün İstanbul’da olmadığını belirttiği hafta içi (sanırım) 21.05.2008 tarihinde Renault Mais tarafından cep telefonumdan arandım ve şöyle bir teklif ile karşılaştım.
“Sizin arabanızın şu anki ikinci el değeri yaklaşık 30.000 YTL. Yeni model aynı emsaldeki arabanın bugünkü fiyatı ise 46.000YTL.. Hakan Bey siz eğer 8.500 YTL. civarında bir miktar ödemeyi kabul ederseniz arabanızı değiştirebiliriz.” dediler. (Konuşmadaki söz konusu para miktarları yaklaşık olarak verilmiştir)
Ben de; “benim isteğim mağduriyetimin giderilmesidir. Siz beni böyle bir miktar isteyerek tekrar mağdur ediyorsunuz. Merih TÜZÜN’ün Paris’ten döndü mü? Bu konuyu onunla da görüşmek isterim. Çünkü kendisi pazartesi, salı görüşebileceğimizi belirtmişti.Lütfen gelince beni son kez arasın.” dedim.
Bu konuşmanın ardından aynı gün bu kez Müşteri Hizmetleri Yöneticisi Erdal ÖZDEDE arayarak aynı teklifi yeniledi ve bu teklifin “cömert bir teklif” olduğunu söyledi. Ben de; “bu noktada yapacak bir şeyin kalmadığını, dolayısıyla hukuksal süreci başlatmak zorunda kalacağımı” belirttim.
Şimdi;
Kısaca; yaşam kalitemi düşüren, beni devamlı servise gitmek zorunda bırakan ve içinde kendimi artık hiç güvende hissetmediğim arabaya ilişkin olarak Renault Mais’e değişim talebimde bulundum. Bu isteğime ilişkin dilekçeler yazdım. Fakat, araba değişim talebime ilişkin olarak olumlu bir yanıt alamadım. Bu süreç sonuç olarak beni, hukuksal haklarımı arama noktasına getirdi.
Ayrıca; 1. dilekçemin dışındaki tüm yazışmalarıma yazılı hiçbir cevabın tarafıma iletilmemesi ve bu talebime ilişkin kayıtsızlık beni üzdü. 20.08.2007- 21.05.2008 tarihine kadar yaşadığımız tüm bu süreçle ilgili olarak sizi bilgilendirmemin nedeni; maalesef Türkiye’de Renault Mais’in bana yansıyan yönü ile müşteri memnuniyeti konusundaki yetersizliğidir.
Üzücü olan bir diğer yan ise; 2000 yılından beri sürekli olarak kullandığımız Renault’un Scenic modeline karşı duyduğumuz sempatiyi ve sevgiyi aldığımız bu ikinci Scenic ile ben ve eşimin maalesef tamamen yitirmesidir. Yaşadıklarımız ve buna eklenerek Renault ailesi tarafından bize yaşatılanlar bizi oldukça üzdü ve yıprattı. Yaşanan sürecin yaşam kalitemizi olumsuz etkilemesi de altının kalın bir çizgi ile çizilmesi gereken bir durum.
Bu noktada; bana yukarıda bahsi geçen tüm konular dahil olmak üzere yazılı olarak en kısa zamanda cevap vereceğinizi ümit ederek, ayıplı aracın en kısa sürede bir yenisi ile değiştirilmesini bir kez de sizden talep etmekteyim. Dolayısıyla; bu konuya hassasiyet göstereceğinizi düşünerek gereğini bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla;
Ö. H. O.
Tüketici H. O., bu yazıyı ilgili kişilere iletiyor.Bakalım, ne yanıt alacak.Bildiğimiz kadarıyla,öncelikle Notere gidip ihtar çekecek.Sonrasını biz de bekleyeceğiz.
http://www.ttkd.org.tr/renaultsikayeti.html
Tüm zamanların EN KÖTÜ arabası Renault
Tüm zamanların EN KÖTÜ arabası Renault
En kötü arabalar listesinde Amerikan Ford ve Chevrolet, Fransız Renault ve İtalyan Fiat gibi markalar da yer alıyor. Amerikan Forbes dergisinin yayınladığı, dünyanın gelmiş geçmiş en kötü arabaları listesinin başında Yugo GV ile Doğu Alman malı Trabant geliyor. En kötü arabalar listesinde Amerikan Ford ve Chevrolet, Fransız Renault ve İtalyan Fiat gibi markalar da yer aldı. Tüm zamanların en kötü arabaları listesinde yer alan otomobiller ve yapım yılları şöyle: l 1970-74 Chevrolet Vega. Hem tasarımı, hem de alüminyum motorları sürekli problem yaratıyordu. l 1970-72 Citroen SM. Süspansiyonu çok kötüydü. l 1978-88 Fiat Strada. Arabanın en büyük sorunlarından biri ciddi paslanmaydı. l 1983-89 Ford Bronco II. l 1956-68 Renault Dauphine. Bu aracın kötü şöhreti, Renault araçlarının Amerikan piyasasından silinmesine yol açtı. l 1957-62 Trabant P50. Doğu Alman malı arabalar, tekerlekli hurda yığını olarak nitelendiriliyordu. l 1981-91 Yugo GV.
http://yenisafak.com.tr/arsiv/2004/ocak/29/gkisa.html
renault
2005 model 1.6 16V dinamik Megan II kullanıcısıyım. Araç 22000 km de.
Araç Vites değiştirirken ve Aracı boşa alıp frene basınca STOP etmeye başladı.
Bunun üzerine YETKİLİ SERVİS e gittim ve aracı cihaza bağlayarak arızayı tesbit ettiler.
Elekrto vanası (299 YTL + KDV ) ve Kaptör (91 YTL + KDV) değişmeli deyip 400 YTL + KDV
hesap çıkardılar. Ben daha ucuz yaptırırım diye 20 ytle arıza tesbit parası ödeyip ÖZEL servise
gittim. Özelservis, cihazı olmadığından aracı başka bir YETKİLİ SERVİSE götürüp cihaza takarak
aynin arızayı tesbit etti. Bana dönüşde özel servisin ustası bu arıza için önce ucuz olan Kaptör ü
değiştirip aracı denemek istediklerini söyledi. Ancak fiyatta anlaşamadık. Ben, özel servisin götürdüğü
yetkili servise dönerek bu parçaların değişimi için ne kadar ödemem gerektiğini sordum bana
350 Ytl hesab çıkardılar. Bunun üzerüne ban sadece Kaptörü deiğştirip aracı denemek istediğimi
söyledim. Biraz gönülsüz olsalarda parçayı toplam 100 YTL e dağiştirdiler ve arıza kaydını beyinden
sildiler. Aracı alırken yetkiliye inşallah arıza giderilmiştir dedim, Bana daha önce söylemediği; butip arızaları genelde kaptör değişimi ile giderdiklerini söyledi. Ben budurumdan kuşkulandım. Hiç parça değişmeden
arıza beyinden silinerek de bu arızanın giderilebileceğini düşündüm.
Daha önce yaprığı bir parça değişiminden dolayı Reno Mais e şikayet ettiğim YETKİLİ SERVİS yetkilisi beni
aradı konu dönüp dolaşıp bu konuya geldiğinde: Bana bu tür arızaların sadece Elektrovanasını temizleyerek
giderildiğini söyledi.
Anlayacağinız Renault servisleri bizi yolunacak kaz gibi görüyorlar. Gelmiş ne koparırsam
kardır mantığ ile davranıyorlar.
Reno Mais Yetkililerinin bu duruma bir çare bulması gerek. Müşterilerini mağdur ettirmemeli.
Bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim
Esen kalın sağlıklı kalın.
Renault firması zararımı karşılayıncaya kadar bu konuyu her Platformada dile getireceğim.
Değişen parça bende duruyor. Gerçekten arızalı olduğunu bana ispat etmeliler
http://www.otomobilforum.com/viewtopic.php?f=78&t=89
renault
renault twingo
|
- renault'nun en dandik en fazla arıza çıkaran, en rahatsız ön konsola sahip, en çok şikayet edilen modelidir.
kendisini hiç sevmeyiz haz etmeyiz ancak, son konsept modeli şöyle bişeydir;
--spoiler--
http://actucar.free.fr/ca..._ren2006TwingoConcept.jpg
--spoiler--
edit: suserlerden biri "böyle konsept olmaz biri bunu çiziktirip attırmış orta yere" dedi. biz de twingo konsept'in fuarda sergilenen modelinin fotoğrafını koyuyoruz onun yerine. hizmette sınır yoktur. evet.
--spoiler--
http://www.carmagazine.co...Twingoconcept_1_560px.JPG
--spoiler--#1648647 (beyazyelkenli, 16.05.2007 00:57 ~ 01:35) - bir dönem yarışmalarda bolca dağıtılan arabadır kendisi. #1648664 (ve tanri kadini yaratti, 16.05.2007 01:02)
- renaultun elinde çakan modellerinden bir tanesidir. #1648671 (karpuzkabugu, 16.05.2007 01:02)
- eski modeli bir boka benzemez ama yeni modeli güzel olmuş.
- yeni modeliyle modus'a benzetilmiş, güzel olmuş renault modeli.
henüz memlekete gelmemiş, renault com tr olmayan ancak renault com da incelenebilecek araç.#1748232 (bartimaeus, 10.06.2007 11:39) - broadway'den daha az yaktığı iddia edilen arabamsı renault.
- yenilenen modeli mazda 2, smart for two ve yeni skoda fabia'nın onunde portekiz'de yılın en iyi kucuk araci secilmistir.
- zamanında osman atasoy'un sunduğu atv'deki hava durumunun sponsoruydu. #3597596 (grand ekinoks, 29.06.2008 20:32)
© 2008 - uludağ sözlük
renault
İnternet üzerinde otomobil markaları arasında en çok şikayet Opel, Ford ve Renault' a geliyor.Ancak tüketicilerin şunu da akıllarından çıkartmaması gerekiyor.En çok satanlar sıralamasında da bu markalar başı çekiyor.www.sikayetvar.com sitesini tıklattığımızda yüzlerce şikayetle karşılaşıyoruz.Şikayet yüzdelerini incelediğimizde de bu 3 marka önde.Sikayetvar.com sitesinde yayınlanan grafikler ilk sonuçları belgeliyor.
Şikayet sayısına göre istatistikler:
-Opel %23 (939 şikayet gelmiş)
-Renault %14 (585 şikayet gelmiş)
-Ford %11 (475 şikayet gelmiş)
-Tofaş %6 (273 şikayet gelmiş)
-Hyundai %6 (251 şikayet gelmiş)
-Doğuş %5 (231 şikayet gelmiş)
Tüketici memnuniyetinde düşme var.
http://www.ttkd.org.tr/ootomobilde_en_cok_sikayet_hangisi.html
renault
1-2006 model, 67000 km de, bütün rutin bakımları yapılan, 3 hafta önce bakımdan çıkan, yakıtını %99 (%1 mecbur kaldığımız taktirde başka bir yerden, o da bilindik bir marka olmak suretiyle) aynı istasyondan alınan bir aracın piston kapağı eriyor. 2 yıllık garantisinin üzerinden birkaç ay geçiyor. Aracın motorunun değişmesi gerektiği bilgisi veriliyor. Renault Merkez müşteri ilişkileri dolaylı ifadelerle “beyefendi aracı 2 yıldır kullanmışsınız, garantisi bitmiş, yeni veya eski bizim için önemli değil, hem siz öyle diyorsunuz ama biz nerden bilelim sizin bu aracın yakıt deposuna ne koyduğunuzu” şeklinde bir yaklaşımla adeta beni müşteri olarak yalancı, güvensiz hatta rahatsızlık veren bir kişi kimliğine soktu. Bu durum beni yaşadığım mağduriyetten daha çok üzdü. Müşteri ilişkileri yönetimi müşterisinin sorunuyla ilgili durumu, enine boyuna, sağına soluna samimi ve ilgili bir şekilde değilde müşterisini sorun olarak görerek yönetti.
2- 3 haftadır Renault Müşteri hizmetlerini ve genel merkezi her arayışımda farkı insanlara bu sıkıcı durumu tekrar tekrar anlattım. “Beyefendi şikayetlerinizi kayıt altına alıyoruz, ilgili birim size dönecek “klasik cümlesinden sonra ne arayan var ne soran. Ben haftalardır şirket aracı olan bu aracın olmaması nedeniyle maddi manevi zarar yaşarken, bırakın arayıp bilgi vermeyi sizin sormanız bile onların canını sıkıyor.
3-Teknik servis aracın piston kapağı erimiş diyor, neden olur diyorum, cevap yakıttan, ne yapalım diyorum, cevap abi araçtaki yakıttan numune aldırıcaksın okey buraya kadar sorun yok. BP yi arıyorum. Onların cevabı “Beyefendi bu şekilde numune alamayız. Bu iddiayı ortaya koyan servisin sorunun yakıttan olduğuna dair tutanağına ihtiyacımız var” diyor. Tekrar servise dönüyorum. Bu yazıyı ne ben verebilirim ne Renault kimse veremez….Tekrar BP ye dönüp günlerce yapılan uzun konuşmalardan sonra yakıtın numunesini aldırıyorum sonuçta yakıttan bişey çıkmıyor. Bu durumda Renault yaptığını iddia ettiği parça kontrolleriyle ilgili “üretimden kaynaklı kusur yoktur” sonucunu müşterisine yine sözlü olarak bildiriyor. Teknik serviste “onarım emrine” aracın “piston kapağı erimiştir””araçtaki sorun budur” diye yazarmısınız dediğimizde bile akla karayı şeçtik. Bırakın sıkıntının nerden kaynaklandığını, sorunu yazılı olarak tanımlarken bile sorumluluk almama, kendini bağlamama kaygısı hat safhada ama motor ve ilgili parçaların değişimi için bi ekpertiz fiyat çalışması yapın dediğimizde sadece bi kaç saatte faksınıza yazılı imzalı düşüveriyor..
http://www.basgaza.com/fkonu_goster.asp?id=6767
çünkü adamlar araba yapğamamış
Yeni nesil araçlar da dizele tepki veriyor İthal edilen bozuk ve kaçak motorin sebebiyle yıllarca Türkiye’ye dizel araç getirmeyen büyük otomobil firmaları, AB’ye üyelik arefesinde piyasaya sundukları Eurodiesel yakıtlarla otomobilcilerin yüzünü güldürdü. Ancak, piyasaya yeni giren Eurodiesel’ler nedeniyle ortaya çıkan arızalar kafaları yeniden karıştırdı. | |
Avrupa Birliği yolundaki Türkiye’de otomotivin yanı sıra akaryakıt sektöründe de büyük değişimler yaşanıyor. Yaklaşık bir yıldır ülkemize AB standartlarına uygun dizel ve performansı artıran yakıtlar ithal ediliyor. Bunun nedeni de Petrol Piyasası Kanunu’nun önümüzdeki aralık ayında yürürlüğe girmesiyle oluşacak serbest piyasa şartlarının uygulamaya girmesi.
Bozuk akaryakıtla yıllarca mücadele eden Türkiye’de birçok otomobil bu yüzden yollarda kaldı. TÜPRAŞ’ın kalitesiz akaryakıtı yüzünden yaşanan bu olumsuzluklar Avrupa Birliği müzakerelerine yaklaştıkça giderilmeye, dizel otomobillere yönelik kaliteli yakıtlar Türkiye piyasasına girmeye başladı. Total, Shell, Opet, BP, Petrol Ofisi ve Türk Petrol gibi şirketler akaryakıt piyasasından daha büyük pay alabilmek için yurtdışında geliştirilen özel yakıt türleriyle markaya sadık bir tüketici kitlesi oluşturmaya başladı.
İthal Performa Eurodiesel ile Türk tüketicisini ilk defa yıl başında Total tanıştırdı. Euro 3 Avrupa normuna uygun 350 ppm kükürt oranına sahip yüzde yüz ithal bu ürün, çevreci olduğuna vurgu yapılıp yeşil renge boyanarak piyasaya sunuldu. Tüketiciler, bu ürünü pompa hortumlarının ucuna yerleştirilen gözetleme camından görerek yüksek oranda kükürt içeren diğer sınıf motorinlerden kolaylıkla ayırt edebildi. Yeni satılmaya başlanan bu yakıtın yeni nesil araçlarda kullanılması önerildi. Ardından da diğer şirketlerdeki istasyonlarda satılmaya başlandı.
Yeni nesil araçlar yeni nesil yakıt istiyor
Bazı otomobil firmaları TÜPRAŞ’ın bozuk ve kalitesiz motorini nedeniyle markalarını Türkiye’ye getirmemişti. Dizel motorlar temiz motorin ile çalıştıkları için kullanılan yakıtın temiz olarak motora girmesi gerekiyor. Motorin alındığında veya daha sonrası için su ihtimali yüksek bir yakıt türü olduğu için motorda arızaya neden oluyordu.
Bu yüzden, bazı otomobil firmaları, dizel modelleri, bozuk yakıttan dolayı Türkiye’ye getirmedi. Getirenler ise bazı önlemler almak zorunda kaldı. Örneğin Volvo binek otomobillerin hiçbirinin dizel’ini bugüne kadar getirmedi. Ancak şeytanın bacağı bu hafta düzenlenen AutoShow 2004 İstanbul fuarıyla kırılıyor. Türkiye’de akaryakıt kalitesinin artmasıyla birlikte Volvo; S40, S60, S80, XC90 modellerin dizel’ini bu fuarda sunacak. Peugeot ise 407 1.6’nın dizelini hâlâ Türkiye’ye getirmiyor. Otomobil büyük, motor küçük hacimli olduğu için bir endişe taşınıyor. Toyota ise Corolla modellerini getirmemekte ısrarlı gibi.
Son zamanlarda Eurodiesel’in bu sorunu çözeceği düşünülerek akaryakıt şirketleri farklı farklı ürünleri ithal etmeye başladı. 2004 yılında azami 350 ppm kükürt içeren Avrupa standartlarında motorin satışı Türk piyasasına girmeye başladı. En son, akaryakıt dağıtım şirketi OPET, Avrupa’nın 1 Ocak 2005’ten itibaren standart olarak kullanacağı kükürt oranı daha düşük olan Ultra Eurodiesel’i Türkiye’ye getirdi.
Avrupa’nın çevreci motorini Ultra Euro diesel, ülkemizde satılan Eurodiesel’lere göre 7 kat daha az kükürt içerdiği için dizel otomobiller için tavsiye ediliyor. Diğer yandan, 50 ppm kükürtlü yüksek kalitesi nedeniyle Akdeniz piyasasının en pahalı ürünü olarak gösteriliyor.
Bir taraftan eski dizel yakıtların yol açtığı hasarların yok olacağı ümidiyle Avrupa’ya uyumlu bu yakıtlar gelirken öte yandan bazı sorunların yaşanması kafaları karıştırdı. Konfeksiyon toptancısı, işadamı Faruk Tuna gibi kişiler şirketlerine aldıkları otomobillerde bu yakıtı kullanmalarına karşılık akaryakıt tanklarında arızaların oluşmasına mani olamadı.
Total topu Renault’ya attı
Faruk Tuna, 2004 ve 2005 model otomobillerine Ultra Eurodiesel çıktığından itibaren Total istasyonlarından yakıt almaya başladı. Renault Kango otomobilin Eylül ayında akaryakıt tankı bozuldu. Bunun üzerine Total Akaryakıt Pazarlama Müdürü Medar Çopur, Niksar Tokat bayiindeki pompa ve tanktan alınan numuneleri analiz yaptırdı. Verilen karar müşterisini mutlu etmedi. Total, diğer bayiler gibi bu istasyonun da devamlı denetlendiğini belirterek bu konuda başka müşterilerden herhangi bir şikayet gelmediği için Tuna’nın yaşadığı olayı lokal olarak adlandırdı. Olayda hiçbir suçu olmadığını düşünen müşteri ise aracında 6 milyarlık hasar meydana geldiğini ileri sürüp zararın tazmin edilmesi için noter kanalından firmaya ihtarname gönderdi.
Yapılan tetkiklerde araçtan çıkan numunenin su miktarı fazla çıktı. Ancak Total bu suyun sonradan mı yoksa akaryakıttan mı kaynaklandığının belli olmadığını, diğer taraftan da dizel araçların rutin büyük bakımlarına yakıt deposu temizliği işleminin de dahil edildiğini ifade etti. Biriken suların ve partiküllerin bakım zamanında temizlenmiş olduğundan emin olunması gerektiğini söyleyen Medar Çopur dolayısıyla konunun kendi sorumluluklarında olmadığını, bir anlamda tank temizliğini yapmayan Renault’ta olduğunu ima etti.
Öte yandan Renault ise otomobilin sağlıklı hareket edebilmesi için yakıt deposundan enjektörlere kadar komple sistemin değiştirilmesi gerektiğini müşterisine açıkladı. Total’in yaptığı açıklamanın aksine periyodik bakımlarda depo temizleme işleminin bulunmadığını bildirdi.
Sorun sadece Faruk Tuna’nın yaşadığı ile bitmedi. Dizellerle ilgili benzer olaylar internet üzerinde faaliyet gösteren sitelere de yansıdı. Mesela sikayetvar.com sitesine yansıyanların tamamının Total’in ürünü olması ve firmanın bu sorunlara cevap vermemesi kafaların karışmasına neden oluyor. Mesela, Clio Symbol dizel şirket aracı bulunan Eşref Caymaz, Total istasyonlarından Eurodiesel yakıt kullanır. Bunun sonunda otomobilinin, 1 Ocak 2003 tarihinden 1 Kasım 2004 tarihine kadar 3 kere enjektörü değiştirilir. Renault servisi her seferinde sorunu “kalitesiz yakıt”ın oluşturduğunu ifade eder.
İhtilafları kanun çözecek
Diğer bir olay ise Erdoğan Dirican adlı otomobil kullanıcısının geçen eylül ayında Bilecik girişinde Total istasyonundan aldığı mazotla yaklaşık 5 km yol aldıktan sonra, Renault Kango marka aracının tüm motor birimlerinin iflas etmesiyle yaşandı. Dirican, aracı servise çektiğinde kendisine yaklaşık 4 milyar lira masraf çıkartıldı.
Şikayet konusu otomobillerin tamamının Renault olması da bir başka ilginç nokta. Ancak diğer bir şikayetçi Altay Seten’in yaşadığı, farklı modellerde de bu sıkıntıların ortaya çıktığını gösteriyor. Seten, yeni aldığı Peugeot 307 dizel aracına firma tarafından tavsiye edilen Total Eurodiesel mazottan 2 depo kullanıp ikinci deponun yarısına geldiğinde, aracın göstergesi yakıt filtresinde su var diye sinyal vermeye başlar. Servise götürdüğünde yakıt filtresi değiştirilir. Ancak bu sorunların hiçbirinde Total, zararların tazminini üstlenmez.
Bu olayları lokal olarak değerlendirmek mümkün görünmüyor. Yeni nesil otomobillerin yeni ithal dizellerden bu şekilde etkilenmesi kafaları tekrar karıştırmış durumda. Bu yakıtların yeni otomobilleri etkileyip etkilemeyeceğini zaman gösterecek. Bu tür ihtilaflı sorunları çözebilmek için ise Petrol Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girmesi gerekiyor. 2004 Aralık ayında yürürlüğe girecek olan kanun bugüne kadar doğrudan düzenlenmesi olmayan, sektörde menşei bilinmeyen ürünler tespit edildiğinde doğrudan lisans iptali yapacak.
Bir taraftan kanun müşteriyi korumaya ve piyasayı düzenlemeye yönelik maddeler koyarken öte taraftan da Türkiye’de hâlâ istenilen seviyede dizel otomobil kullanımı bulunmadığı da diğer bir gerçek. Avusturya’daki taşıtların yüzde 61’ini dizel motorlu araçlar oluştururken 4 yıl öncesinde Türkiye’de bu rakam yüzde 4’tü. Ancak bu pazarın Türkiye’de de gelişme içinde olduğu söylenebilir. Bugün gelinen noktada bu oran satılan otomobillerde yüzde 22’ye çıkmış durumda. Dolayısıyla, cezaların ağırlaştırılmasının, kaçak ya da bozuk akaryakıtı önleyici bir tedbir olması bekleniyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) ve Kanun ile daha düzenli ve serbest piyasa şartlarına uygun faaliyet gerçekleştirilmesi, art niyetli şirketlerin işini zorlaştıracak. Ancak, sektörün daha önce de yaşadığı sıkıntılardan en önemlisi olan denetleme ve yaptırımların bugün de yeterli olmaması nedeniyle hiç kimse rahatlamadı.
MEDAR ÇOPUR (TOTAL AKARYAKIT PAZARLAMA MÜDÜRÜ): DOLUM NOKTALARINDA HATALAR OLABİLİYOR
Tanka normalden fazla su karışabilir. Faruk Tuna olayında aynı gün istasyonun pompasından ve tankından numune aldık. Bu incelemelerde otomobilde standardın dışında bir su göremedik. O terminal noktasından dolum yapan bir sürü bayi var. Onlardan da böyle bir şikayet gelmedi. Dolum noktalarını bir takım sular basabiliyor. Tanka normalden fazla su karıştırılıp farkında olunmadan zaman zaman müşteriye verilebiliyor. Yirmi otuz arabadan sonra ortaya çıkan vakalar olur. Her firmada bu olmuştur. Sistematik bir hata var denilip o çözülür. TÜPRAŞ’ın ürünü maksimum 7 bin pmm kükürt oranında bir üründür. Bunun ortalaması 5 bin pmm’dir. Daha mükemmeliyetçiliğe sahip olan araçlar bu konularda da daha duyarlı oluyor. 60’lı yıllarda üretilmiş bir kamyon içerisine ne koysanız, madeni yağ katılmış ya da kaçak yakıt koysanız bile sorunsuz yol alabilirken, artan yeni teknoloji ürünü araçlar standart dizel’e tepki vermeye başladı. Bu yüzden biz Euorodiesel’i getirdik. Bütün otomotiv sektörü bunu destekledi.
http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=18121
renault
2006 model sıfır aldığım Clio Symbol aracımın bu kış tavanı soğuk nedeniyle çöktü.Renault firması tamir ettirelim diyor.Benim anlamadığım soğuktan nasıl kaporta bozuluyor.Aynı durumda olan araçlar da var, ilginç olan hepside 2006 model.Aynı yerdeki 2004 veya 2005 modellere neden birşey olmadı.2006 modellerde üretim hatası mı var.Doğu da oturup da 2006 Clio'su olanlar lütfen aracınızın tavanına dikkatlice bakın,çünkü sadece yaşadığım ilçede 4 tane örnek var.Aynı problemi olan arkadaşlarla görüşmek istiyorum.
http://www.sikayetim.com/moduleinfo.php?pid=59779&page_num=1&search=&extnum=#show
dolandırıcıların eline düşmüşsün bir kere
mehmetozkan1976@hotmail.com
http://www.sikayetim.com/moduleinfo.php?pid=41380&page_num=1&search=&extnum=#show
yıl 2008 aynı sorunlar devam
Bu Kadar Vurdum Duymazlık Pes Yani
15 Aralik 2006
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/583
satarken her türlü yalan mübah
Aracımın Sorunu
5 Nisan 2007
satarkene ondan iyisi yok
ben de başka marka araclarda var dedim ama onlarda bu yok dedimde rönoda vardendi bunun bana acıklanmasını istiyo
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/914
renault
Iyi Bir Başlangıç Olmadı Renault
3 Mayis 2007
cem AL MERSİN
AYIP,AYIP;MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ BÖYLE OLMAZ.SİZ BÖYLE ANCAK MÜŞTERİ MAYMUNİYETİ YAPARSINIZ.BİZİ RENAULT ALDIĞIMIZA PİŞMAN ETMEYİN......ANLADIN SEN ONU......
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1086
renault mağdurları
Verdiğiniz Sözlere Ne Kadar Sadiksiniz
4 Mayis 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1100
senin benim paraları yemekle meşguller beyler
Görüşler
Çekici Aracimla Ilgili Şikayetim
11 Mayis 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1123
renault
Hakliyim … Buyrun Bide Siz Bakin
12 Mayis 2007
1. Aracımın 15000 bakımının yaptırılmamış olduğu bilindiği halde, bana Ayfer hanım aracılığı ile verdiğiniz ( 400 YTL.’ye aracımın arızasının giderilmesi ) sözü kim yerine getirecek ?
2. Müşteri hizmetleriniz bakım kitapçığımın olup olmadığını sormadığı halde bana arızamın 400 YTL. ödemem karşılığında yapılacağının sözünü verebildi yani anlaşılan bu bilgiye ihtiyaç duymadığına göre, neden Kırklareli Renault servisindeki personeliniz benden aracın arızasının giderilmesine müteakip, tahsil aşamasına gelindiğinde bu kitapçığı istiyor? Bu sizce ticaret ahlakına uygun bir davranış mı?
3. Kırklareli servisinin müşteri hizmetlerinden bir hanımefendi, bu arızamın giderilmesinden 2-3 gün sonra beni arayarak bana memnuniyetimi sordu. Bu hanımefendiye de size anlattığım sıkıntıları tekrar anlattım. Kendisi konuyla ilgileneceğini ve sonucu ne olursa olsun beni arayarak bana bilgi vereceğini söyledi. Bu hanımefendi bana bilgi vereceğine dair verdiği sözün üzerinden çoookk günler geçmesine rağmen henüz beni aramadı. Sizce beni arayarak bana bir bilgi vermesi için kaç hafta daha beklemeliyim?
4. Sizce bu yaşadıklarımın bana kandırılmışım hissi vermesi normal mi?
5. Kitapçığa gerek duymadan aracımın bakımlarına dair her türlü bilgiye ulaşabildiğiniz halde bu kitapçık yüzünden neden müşterilerinizi böylesine zor durumlarda bırakıyorsunuz ?
Ben her şeye rağmen; bu problemin çözülmesi için başka yollar aramama gerek kalmadan, sıkıntımın tarafınızdan çözüleceğine inancımı henüz kaybetmiş değilim.
OLAYIN GELİŞİMİNİ DAHA İYİ ANLAYABİLMEK İÇİN MÜŞTERİ HİZMETLERİNİZDEKİ GÖRÜŞMELERİME AİT SES KAYITLARINI DİNLEBİLİRSİNİZ. BU SES KAYITLARINA ULAŞAMAZSANIZ BEN YOLLARIM SORUN DEĞİL.
Sayın genel müdür İbrahim AYBAR’ a selamlar...
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1128
yanlış araba seçimi
Acil Aracimla Ilgilenmeniz
21 Mayis 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1189
boşuna bekleme dolandırıcılar
Görüşler
Arabam Bir Türlü Gelmiyor
4 Haziran 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1260
renault almayın
Görüşler
20 Ps 795 Pilakalı Aracımın Bitmeyen Sorunları
5 Temmuz 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1444
renault mağduru
Renault Sözde Garanti Veriyor - Servise Gittiğinizde Ganel Müdürlük Talimatı Olduğuu Söylüyorlar
8 Temmuz 2007
Sözde verilen garanti süresince yapılacak arıza ve onarım işlerini ne yapıyorsunuz ne de ilgileniyorsunuz.
amaç sadece arabayı satmak olmamalı.
2006 yılında sıfır megan aldım önce arabanın içindeki tutma kolları soyuldu, sonra deri kolduk çürüdü ve yırtıldı, sonra ön gösterge panelinin elektrikleri gidip gelmeye başladı, şimdi ön havalandırma panelinde soyulmalar var daha araba 1 yaşında ve bunun garanti kapsamında olmadığını söylüyorsunuz, siz reno yetkilileri garanti kapsamı anlayışınız nedir?....
Adına ve servis ağının büyüklüğünü düşünerek sakın reno almayı düşünmeyin..
benim canım yandı sizin yanmasın ....
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1458
Renault Laguna
Görüşler
Renault Laguna Aracımın Yetkili Servislerce Yapılamaması
14 Temmuz 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1503
renault
Bunun Bir Çaresi Yok Mu Merak Ediyorum
18 Temmuz 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1557
renault
29 Temmuz 2007
Renault müşteri şikayetlerine göre ARGE çalışması yaptığı bu oranında 1000 de 10 olması gerektiği, Şimdiye kadar Müşteri Hizmetlerine bu yönde şikayet sayısının çok az olduğu söylüyor.
Ne yani kronik bir hatanın düzeltilmesi için1000 de 10 a ulaşmaya çalışıp imza kampanyasımı düzenleyeceğiz.
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/1606
Anahtarım Gümrükte Kaybolmuş
Anahtarım Gümrükte Kaybolmuş
5 Ekim 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/2012
renault
Debriaj Baskı Balata 10.000'de Aşırı Derecede Sirkeleme Yapıyor!!!!!
4 Kasim 2007
benım sorunumun gıderılmesını istıyorum.Yetkılı servıslere gıttıgımızde bu sorunlar dıger kango lardada oldugu soylenıyor.teknık 1 arza dıyorlar ben 1 sorunumun gıderılmesını ıstıyorum.Yılmaz Aykut
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/2298
renault
Ilgi Ve Alakasızlık
7 Kasim 2007
http://www.musterim.com/fuseaction/review.showReview/2346
bir dertli renault
Herşey Araç Satmakmi
7 Kasim 2007
alın bir dertli daha
2006 model sıfır aldığım Clio Symbol aracımın bu kış tavanı soğuk nedeniyle çöktü.Renault firması tamir ettirelim diyor.Benim anlamadığım soğuktan nasıl kaporta bozuluyor.Aynı durumda olan araçlar da var, ilginç olan hepside 2006 model.Aynı yerdeki 2004 veya 2005 modellere neden birşey olmadı.2006 modellerde üretim hatası mı var.Doğu da oturup da 2006 Clio'su olanlar lütfen aracınızın tavanına dikkatlice bakın,çünkü sadece yaşadığım ilçede 4 tane örnek var.Aynı problemi olan arkadaşlarla görüşmek istiyorum.
http://www.sikayetim.com/moduleinfo.php?pid=59779&page_num=1&search=&extnum=#show
renault
bu dolandırıcı adamların yaptıkları yanlarına kar kalmasın
renault
İKİ ARAC DÜŞÜNÜN İKİSİDE AYNI GÜN TRAFİĞE ÇIKSIN(O GÜNE LANET OLSUN)GARANTİ SÜRESİNCE İKİ ARACINDA DEĞİŞMEDİK PARÇASI OLMASIN VE HALEN O SORUNLARI ÇIKARSIN RENOYU TANIDIĞIMA VE ALDIĞIM GÜNE LANET OLSUN VE BİZİ KAZIKLAYIP BU SORUNLU ÜRÜNLERİ SATAN SİZLERİDE ALLAHA HAVALE EDİYORUM TABİ SİZSDE ALLAH KORKUSU VARMIDIR ŞÜPHELİYİP HER SERVİSE GİRMEDE ABİ BU SERİ ARABALRDA BU SORUNLAR VAR KULLANACAKSINIZ GENE SİZLERSİNİZ ARABAM ŞU AN YİNE SERVİSTE KLİMA REZİSTANSI ARIZALIYMIŞ VE 600 YTL CİVARIYMIŞ BU YAZDIKLARIM BURDA KALMAYACAK VE SIRF SİZİN İÇİN SİTE YAPIP GAZETELERE İLANLAR VERECEĞİM